29 Nisan 2014 Salı

O Zaman Şarkı Söylemek Lazım Avaz Avaz!

Oldum olası şarkı söylemeyi, müzik dinlemeyi çok severim. Lise korosundayken Carmina Burana gibi bir operayı seslendirenler arasında yer almışsam da itiraf etmeliyim ki; kendi sesimin pek de öyle uzun süre dinlenebilir olduğunu düşünmüyorum.

Lakin ve de fakat gelin görün ki bu öngörüm küçük prensesimle birlikte kaybolup gitti. Aişe Mina müziği, şarkı dinlemeyi, kucakta dans etmeyi çok seviyor. Hele ki şarkı söyleyen bensem 7/24 sıkılmadan beni dinleyebiliyor. Eğer ben söyleyemiyorsam müzikli bir kaç oyuncağı var kendi çalıp, kendi kelimelerince şarkılara eşlik ediyor. Özellikle Fisher Price ın müzikli oyuncakları oldukça keyifli. Ailemizin yeni şarkı listesi :)

Müziğin bebekleri çok sakinleştirdiğine, birlikte şarkılar söylemenin iletişimi kolaylaştırdığına kesinlikle eminim. 
Ve bilin ki; Sesiniz ne kadar iyi ya da ne kadar kötü olursa olsun evde bir bebeğiniz varsa, emin olun en sıkı hayranınız olacak:)

Park Yatak Kurtarıcı Olur mu?

Küçük Prensesimiz bugün tam 7 aylık oldu! Nasıl olacak, nasıl bakacağım derken tam 7 ayı devirmişiz... Daha önceki yazılarımda da bahsetmiştim bizim kızımız tam bir kucak tiryakisi. Kucağınızdan bıraktığınız anda başlıyor o güzel gözlerinden yaşlarını akıtmaya. Arkadaşlarım, beni görenler ve hatta annem bile bütün gün kucağımda tutabilme direncime hayret ediyorlar.
Uykularında sıkıntı olan ve kucakta sürekli olmak isteyen çocuklar için önerilen Ferber yöntemini denemeye çalıştım ancak nafile. Ağlamasına ancak 70saniye dayanabildim.

Şimdilerde emekleme dönemine geldiğimiz için artık bir çözüm bulmamız şart oldu. Gündüzleri keyifli zaman geçirebileceğini düşündüğümüz hem eğlenceli, hem güvenli hem de bizim için bir kurtarıcı olur belki diye ümit ettiğimiz Park Yatağımızı dün kurduk... Birbirinden farklı marka, model ve özellikte onlarca çeşit park yatak seçeneği var http://www.vitringez.com/arama?keyword=park+yatak

Kendi ihtiyacınız doğrultusunda bebeğiniz için en uygununu seçebilirsiniz. Biz  çok fazla özelliği olmasındansa çok daha sade, pratik, içinde kendi oyuncaklarıyla oynayabileceği ve max. güvenlikte olabilecek bir seçim yaptık. Chicco Easy Sleep http://www.vitringez.com/arama/chicco-modelleri?keyword=park+yatak bizim tercihimiz oldu. Daha 3.gündeyiz ve eğer Mina'mızın karnı toksa, keyifliyse şimdilik park yatağını reddetmiyor...  Bakalım biraz olsun kurtarımız olacak mı...

3 Nisan 2014 Perşembe

Ek Gıdaya Hazırlık: Beslenme Gereçleri

Sanki daha dün gibi...sütüm oldu mu olacak mı, kilo aldı mı alacak mı derken Aişe Mina mız doğalı göz açıp kapatıncaya kadar 6 ay oldu bile.

İnsanın beslenme anlamında hayatında 3 önemli dönemi varmış: Anne sütü, ek gıdaya geçiş, ve sonrası. Ek gıdaya geçiş dönemi işte bu kadar büyük önem taşıyor. 

6 ay sadece anne sütü alan (çok şükür) kuzumuz için doktorumuzun "artık yavaş yavaş ek gıdaya başlamalıyız, damak tadı gelişmeli" dediği andan itibaren çok heycanlandım. Öyle ya, bu ailemiz için bir geçiş noktasıydı ve çok önemliydi. Bu dönemle ilgili çok fazla şey okuyorum araştırıyorum ama yine de doktorumuza %100 güvendiğim için tam bir teslimiyetle dikkatlice bize söylediği herşeyi dinleyerek not ettim. Kademeli ve istikrarlı bir çalışma yapmamız gerekiyor.

Ek gıdalarımız, neyi ne kadar hangi aralıklarda verdiğimiz ile ilgili ayrıca yazılarım gelecek. Şimdilik sadece hazırlık ve beslenme araçlarımızı yazmak istiyorum.

Mama kaşığı, mama tabağı en başta almamız gereken iki ihtiyacımızdı. Doğruca eczaneye gittik. Zaten aklımda ne alacağım belliydi. Bebek ürünlerinde ilk günden beri tercih ettiğim Avent in 6+ bükülebilir kaşığı ve küçük çukur mama tabağı seçimimizdi. Kuzumun yiyecekleri ayrı kaplarda hazırlanmalıydı.Bunun için daha önceden aldığım ve asla kimyasal bir maddeyle yıkamadan elimde yıkadığım yoğurt mayalamak ve benzeri şeyler için küçük cam kavanoz, haşlama vs de kullanmak için küçük bir cezve diğer yardımcılarımız olacaktı.

Deterjanların içeriği tamamen kimyasal maddelerden oluştuğundan, makina ne kadar yıkarsa yıkasın bulaşıklara yapışan bu partikülleri arındıramadığından dahaçok hassas olan kuzucucuklarımız için beslenme gereçlerinien iyi dezenfekte şekli önce sirkeyle sonra ılık suyla yıkamak olmalı.
Bizlerin kullandığı mutfak gereçlerinden farklı bir yerde steril bir şekilde muhafaza edilmeli. Henüz 6 aylık dönem için bence bunlar yeterli olacaktır. Büyüdükçe, yediklerimiz çoğaldıkça ihtiyaçlarımıza yenileri eklenecektir.

27 Mart 2014 Perşembe

Teşekkürler Ülker Hero Baby!

Dün hiç beklemediğim bir anda Ülker Hero Baby den çok hoş bir paket geldi.
İçinde doğal meyvelerden hazırlanmış elma suyu, karışık meyve püresi, devam sütü tozu ve tahıllı mama var.
Üstelik bir de şablon göndermişler. Ek gıdaya geçiş sürecinde 4 haftalık bir besin tablosu en çok da bu hoşuma gitti... Öğünler ve öğünlere göre bebeğinizin neleri hangi miktarlarda alabileceği bilgisi verilmiş.
Markaların üyelik bilgilerini takip ederek bu şekilde hediyeler göndermesi,gerçekten insanı çok iyi hissettirip markaya daha da yakınlaşmasını sağlıyor. Gönderdikleri ürünleri kullanır veya kullanmazsınız bu ayrı, fakat raflarda veya herhangi bir yerde gördüğünüzde sizin için özel bir farkındalık yaratmayı başardıkları kesin! Bu çok güzel hediye paketin için Teşekkürler Ülker Hero Baby :)

14 Mart 2014 Cuma

LINE İLE KORKUSUZCA KONUŞUN

LINE’da kullanıcı bilgi ve görüşmeleri 3G, 4G ve Wi-Fi dahil tüm ağlarda şifreleniyor!

Yoğun iş temposu, şehirleşme ve hızlanan yaşam bizleri dijital dünyada sosyalleşmeye yöneltiyor. Bu alanda bilindik sosyal medya kanallarının yanı sıra ücretsiz mesajlaşma, ücretsiz sesli ve görüntülü arama gibi birçok hizmeti bir arada sunan mobil mesajlaşma platformları da öne çıkıyor. Aile bireylerinden arkadaşlara kadar hayatımızdaki herkesle her an paylaşımda bulunduğumuz bu platformlarda kullanıcıların dikkat ettiği en önemli özelliklerden biri de güvenlik sistemleri. Bu anlamda rakiplerinden ayrılan LINE’da kullanıcı bilgi ve görüşmeleri 3G, 4G ve Wi-Fi dahil tüm ağlarda şifreleniyor. LINE’ın iç denetim yönetimi alanında üç uluslararası sertifikaya (SOC2, SOC3 ve SysTrust) sahip olan ilk mobil mesajlaşma uygulaması olması da güvenlik standartlarına verdikleri önemin bir kanıtı niteliğinde.

Telefon Numaranızı Gizli Tutun

LINE’da kendinize özel bir ID belirleyerek telefon numaranızı kimselere vermeden iletişim kurabilirsiniz. Sizi LINE ID’nizi kullanarak ekleyen kişiler telefon numaranızı göremezler. LINE ID’nizi belirlemek için Diğer/Daha Fazlası > Ayarlar > Profil menüsünü kullanabilirsiniz.

Telefon numaranıza sahip kişilerin LINE arkadaşları listesine otomatik olarak eklenmek istemiyorsanız “Başkalarının Eklemesine İzin Ver” seçeneğini kapatabilirsiniz. Böylece sizi sadece LINE ID’nizi paylaştığınız kişiler ekleyebilir.

Tanımadığınız Kişilerin Sizi Rahatsız Etmesine Engel Olun

Anlık mesajlaşma uygulamaları kullananların korkulu rüyalarından birisi de yanlışlıkla alakasız bir mesajlaşma grubuna eklenmektir. LINE’da tanımadığınız kişilerin bulunduğu bir grup sohbetine davet edildiğinizde grupta bulunan kişiler telefon numaranızı göremiyor.

Tanımadığınız bir kişi size mesaj attığında LINE otomatik olarak  “Ekle”, “Engelle” ve “Şikâyet et” seçeneklerini sunuyor. Eğer size mesaj gönderen kişiyi tanımıyorsanız kolayca engelleyebiliyorsunuz.

Telefonunuz Yanınızda Olmasa Da Mesajlarınızı Koruyun

Yazışmalarınızı meraklı gözlerden korumak için LINE’a şifre koyabiliyorsunuz. Diğer/Daha fazlası > Ayarlar > Gizlilik ayarlarından “Şifre Kilidi”ni kullanarak LINE’ın her açılışta şifre sormasını sağlayabiliyorsunuz.

Ayrıca “Sohbet Odası Ayarları”ndan tüm sohbet geçmişinizi ve sohbetler içerisinde paylaştığınız tüm dosyaları tamamen silebiliyorsunuz.

Bir arkadaşınız LINE’dan size mesaj yazdığında bildirimin ekranda mesaj okunacak şekilde belirip belirmemesi ile ilgili ayarlarınızı da istediğiniz gibi düzenleyebiliyorsunuz. Bildirim ayarlarında yer alan “Önizleme göster” seçeneğini kapattığınızda, yeni bir mesaj geldiğinde ekranda gelen mesaj yerine “Bir mesajınız var!” yazısı görünüyor.

Paylaşımlarınızı Gizleyin

LINE’ı rakiplerinden ayıran bir diğer özelliği de ileti, fotoğraf, video, bağlantı gibi paylaşımların yapılabildiği, sosyal medya yapısına sahip Timeline ve Home özellikleri. LINE’daki Timeline ve Home hareketlerinizi yalnızca arkadaşlarınız görebiliyor. Ancak burada da iletilerinizin kimler tarafından görüntülenebileceğini belirleyebiliyorsunuz.

Timeline’ınızda paylaşmak istediğiniz iletinizi hazırlarken alt menünün en sağında bulunan “Kişiler” sembolüne tıklayarak iletinizin gizlilik ayarlarını yapabilirsiniz.

Nerede, Ne Zaman İsterseniz Güvenle Konuşun, Mesajlaşın!

LINE'ı tüm akıllı telefonlarda (iPhone, Android, Windows Phone, Blackberry, Nokia), tabletlerde ve hatta bilgisayarınızda bile kullanabilirsiniz.

Kullandığınız cihaza uygun LINE indirmek için: http://line.me/tr/download

Bir boomads advertorial içeriğidir.

11 Mart 2014 Salı

İtiraf: Biz Kucağa Alıştırdık..

Daha önce doğum hikayemiz yazımda da paylaşmıştım, doğumdan sonraki ilk gecemizi...Bir anne, bir baba, ve acıkan fakat emmeye gücü yetmediğinden var gücüyle ağlayan bir bebek... Mamaya hayır dediğimizden sebep bir şekilde bebeği sakinleştirmeliydik. Karnını doyurmayı pompayla süt sağıp vermekle yaptık fakat hala sakinleşmedi. Hemşireler sakın kucağınıza almayın telkinlerini yaptı yapmasına ama gel de dayan, dayanabilirsen... Ben zaten dikişlerimden emzirmek dışında pek alamıyordum, ama dayanamadık ve o ilk kucak sefamız başladı. Aldı babası küçük kızını kucağına.. ve o gün bugündür bizim prensesimiz kucaktan inmiyor.

Gülsem mi, düşünsem mi bilmiyorum. Kendimiz ettik kendimiz bulduk diyorum ama bunuda bir o kadar da pozitif söylüyorum. Hamilelikte ve bebeğim doğduktan sonra okuduğum kitaplarda yazan psikologlara göre ortak kanı; bebeğin ağlamasının eğer karnı toksa, altı kuruysa, gazı yoksa, ateş, hastalık vs gibi bir durumu yoksa "biri gelip beni alsın" tadındaki "çağırma" ağlamalarıymış. Avrupa da özellikle çocuğun ihtiyaçları yerine getirildikten sonra kucağa almıyorlar böylece çocuk belki ilk zamanlarda ağlıyor fakat sonra yalnız kalması gerektiği zamanları da anlıyormuş.

Ben hiç bunu yapamadım, dayanamadım. Bu her anneye göre değişir. Ben "şimdi almazsam bir daha ne zaman kucağıma alacağım" düşüncesindeydim. Bundan çok değil, sadece birkaç sene hatta birkaç ay sonra yürümeye başlayınca tut tutabilirsen...Dolayısıyla eşim de bende bebeğimizi tam bir kucak bebeği yaptık. Çok zor hatta bazen geriliyorsunuz da; evde hiçbirşey yapamıyorsunuz sürekli kucağınızda olmak istiyor bazen temel ihtiyaçlarınızı bile gideremiyorsunuz... 

Ama bu bir seçim, ben kucağıma her aldığımda "her zaman onun yanında olacağımı" ona göstermek istedim, ben kucağıma her aldığımda "her zaman ona sıcaklığımı vereceğimi" hissettirmek istedim, ben kucağıma her aldığımda "her zaman onun bir damla gözyaşına koşup geleceğimi" düşündürmek istedim. Bunlar onu şımartma, her istediğin yapılacak noktasında değildi. Herşeyin yeri ayrı tıpkı "mama almayacak" dediğimde ağlamasına dayanabildiğim gibi. Ama sevgimi, sıcaklığımı, o istediği her an ben vermeye hazırım. 

İşte bu yüzden itiraf ediyorum; bebeğim alışan değildi, onu biz kucağa alıştırdık...

23 Şubat 2014 Pazar

Çocuklar için Sağlık Bakanlığı Aşı Takvimi



Doğumda1. Ayın Sonu2. Ayın Sonu4. Ayın Sonu6. Ayın Sonu12. Ayın Sonu18. Ayın Sonu24. Ayın Sonuİlköğretim 1. Sınıfİlköğretim 8. Sınıf
Hep-BIIIIII
BCG (Verem)I
DaBT-İPA-HibIIIIIIR
KPAIIIIIIR
KKKIR
DaBT-İPAR
OPAIII
TdR
Hep-AIII
Su ÇiçeğiI

DaBT-İPA-Hib: Difteri, aselüler Boğmaca, Tetanoz, İnaktif Polio, Hemofilus influenza tip b Aşısı (Beşli Karma Aşı)
KPA: Konjuge Pnömokok Aşısı
KKK: Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak Aşısı
DaBT-İPA: Difteri, aselüler Boğmaca, Tetanoz, İnaktif Polio (Dörtlü Karma Aşı)
OPA: Oral Polio Aşısı
Td: Erişkin Tipi Difteri-Tetanoz Aşısı
R: Rapel (Pekiştirme)

22 Şubat 2014 Cumartesi

Tübitak'tan Harika Bir Kitap

Kizimiz tam  4 ay 23 günlük oldu...Artık yeni doğan grubundan çıktığı için hareketleri, iletisimi, tepkileri ve bizden beklentileri de haliyle her geçen gün değişiyor.  Maalesef gündüz uykusu ilk günden beri olmadığından sabahtan akşama kadar nasil vakit gecirecegimiz ile ilgili sürekli yeni birşeyler bulmaya çalıyorum.

Tam da bu dönemde artik cocuk gelişimi ve psikolojisi kitaplarini araştırırken Tübitak tarafindan cikarilmis harika bir kitaba rastladim; "
Bebekler ve Yürüme Çağındaki Cocuklar için Egitici ve Eglendirici Etkinlikler" kitap ilk gunden 36 aya kadar cocugunuzla birlikte yapabileceklerinizi, oyunlari, kısacası gelisimini cok olumlu sekilde etkileyecek ipuclarini ayrintilariyla birlikte sizi adim adim yönlendirerek veriyor.

Cocugunuzla daha da keyifli vakit gecirmenizin ipuclarini veren bu kitabi mutlaka tavsiye ediyorum...


Mamaya Ne Hacet

3.720gr doğan minik prensesimiz hastane çıkışında 3.340 a düştü. Yenidoğan bebeklerin hastane çıkışlarında kilo vermeleri çok normal bunun yanına bir de yenidoğan sarılığı elenince kaçınılmaz...

Ancak bizim miniğimiz biraz nazlı çıktı. Öyle ki 15 günlük kontrolünde henüz 3500 gr a dahi ulaşamamıştı. Biz çok şanslıyız ki doktorumuz müthiş biri.. Bahçeşehir de özel muaynehanesi olan Serap Gülçür, gerçekten hem bir çocuk doktoru hem de ebeveyn psikologu diyebiliriz. Kilo alınmamasına bağlı olarak her hafta kontrol e gitmemiz gerekiyordu. Buna göre haftalık kilo alımlarımız takip edilecek ve anne sütünün gelişimine yeterli olup olmadığının değerlendirmesi yapılacaktı. "Kesinlikle" olmaz dediğim mama yı, vermemesi en son seçenek olduğunu söylemesini duymak içime biraz olsun su serpmişti.

Ben oldum olası çocuğa mama verilmesine karşıyım. Kaldı ki sütüm vardı, bunu biliyordum.. Normal şartlarda ilk 1-2 aylarında bebekler ortalama haftada 200-250 gr arası alırlar bu da ortalama ayda 750-1000 gr a denk geliyor. Bizim bebişimiz ise 40 gün boyunca gittiğimiz doktor kontrollerinde sadece bir hafta 140 gr aldı, diğer haftalarda ise max. 100-120 gr. o da dışarıdan desteklerle... Peki nasıl dışarıdan destek? Bebişimiz biraz nazlı olduğundan sütü çekmek yerine annesini koklamayı tercih ediyordu, dolayısıyla beslenmesini erteliyor ve kilo alamıyordu. Bunun için yapılabilecek şey; süt sağmak sonrasında da şırınga veya çay kaşığıyla bebeğe vermek. İlk haftalarda sadece elimle süt sağma işlemini yapıyordum ve günde 3 öğün dışarıdan 10 cc lik şırıngayla bebeğimize veriyorduk. Ama şırıngayla süt vermek tam bir işkenceye dönüşüyordu hepimiz için... sütün yarısı ağzına, yarısı dışarı gidiyordu. Ancak yapacak birşey yoktu, tam da bu dönemde biberon veremezdik. Biberon çok kolay akıttığından zaten çok fazla çekemeyen bebeğimiz için tam bir kolaylık olacaktı, ve bu belki de emmesini iyice azaltacaktı.

İlk 3 ay düznli olarak şırıngayla dışarıdan süt vermeye devam ettik, hem emdi, hem süt takviyesi aldı ve her ay aynı istikrarla 450-500gr aldı. Bu demek oluyordu ki bizim bebeğimiz biraz narin çıtı pıtı olacaktı. Varsın öyle olsun...sağlığı kilosundan önemli. Ancak gelişimi çok iyiydi bu yuzden mamaya hiç gerek yoktu.

3. ayda ise şırıngayla işkenceye dönüşen dışarıdan süt vermelerimizi doktorumuzun da tavsiyesiyle anne göğsüne en yakın diye tabir edilen biberonlardan biriyle vermeye başladık. Bununiçin oldukça fazla araştırma yaptık ve en iyisinin "Medela Calma" olacağına karar verdik. Calma nın fiyatı değer biberonlara göre neredeyse 4-5 kat olsa da çok farklı olduğu kesin... Toplu iğne ucu gibi olan bir delikten çıkacak sütü bebeğiniz aynen annesi kadar kuvvetli emmeli. Buradaki tek fark anne sıcaklığı hissedip onun büyüsüne kapılmadan beslenme saatinde sadece beslenmek:)

Sonuç yine değişmedi yine ayda 450-500gr civarında alabildik... Sonuç olarak Süt geliyordu, bebek sağlıklıydı, gelişimi çok iyiydi ..ehh bu durumda neymiş; kilo alımı bebekten bebeğe değişirmiş, hemen saldırmak telaşa kapılmak yerine mamaya hacet olmadan farklı yolları aramak gerekirmiş...

21 Şubat 2014 Cuma

Samsung, Hayalinin Peşinden Gidenleri Arıyor

Samsung,dünya çapında ses getiren “Hayalinin Peşinden Git” kampanyası ile  tutkusunun peşinden koşanları başvuruya davet ediyor.

İstanbul, 07 Şubat 2014 - Samsung Electronics, tüm dünyada hayallerini ve tutkularını hayata geçirmek için teknolojiyi kullanan insanların sahip oldukları potansiyeli keşfetmeyi, paylaşmayı ve desteklemeyi hedefleyen “Hayalinin Peşinden Git” kampanyasını Türkiye’de başlattı. Başarılı mesleki kariyerleriyle tanınan ünlü mentorların da, başvuranlara fikir önderliği yapacağı kampanyaya başvuru için  www.hayalininpesindengit.com adresi ziyaret edilebilir. Kampanyaya başvurular 28 Şubat 2014 tarihine kadar devam ediyor.

“Hayalinin Peşinden Git” kampanyasının kazananları, Samsung ve mentor desteğiyle potansiyellerini açığa çıkararak, hayallerini gerçeğe dönüştürme fırsatını yakalıyor.

Her gün, heyecan verici şeyler yapmak için Samsung ürünlerini kullanan insanlardan ilham alan kampanya; tutkulu kullanıcıları hayallerini ve fikirlerini paylaşmaya davet ediyor. Fotoğrafçılık, mutfak sanatları, spor ve girişimcilik alanlarında başvuruların kabul edildiği kampanyanın kazananları  projelerini hayata geçirme evresinde Samsung’un teknoloji desteğinin yanı sıra, aralarında Fotoğrafçı ve eğitmen Muammer Yanmaz, Kantin’in sahibi ve şefi Şemsa Denizsel, Spor spikeri ve yazarı Caner Eler ve B-Fit’in kurucu ortağı, girişimci ve Schwab Vakfı tarafından “2013 Yılının Sosyal Girişimcisi” seçilen Bedriye Hülya’nın da bulunduğu mentorlerin tecrübelerinden faydalanma fırsatı da bulacak.    

Samsung Electronics Türkiye Başkanı Yoonie Joung projeyle ilgili olarak;  “Samsung olarak teknolojinin, hayal gücüyle bir araya geldiğinde insanların hayatına anlam kazandırdığına inanıyoruz. Dünyanın dört bir yanında insanlar, Samsung teknolojisini kullanarak farklı ve yenilikçi başarılara imza atıyor. Ortaya çıkan hikayelerin yarattığı ilham doğrultusunda geliştirdiğimiz “Hayalinin Peşinden Git”  kampanyasını Türkiye’de hayata geçirmekten mutluluk duyuyoruz. Diliyoruz ki bu proje ile, Türkiye’deki tüketicilerimizin sadece kişisel tutkularını keşfetmelerine değil, aynı zamanda dünya üzerindeki diğer tüketicilere de ilham vermelerine yardımcı olacağız” dedi.

Katılım koşulları

“Hayalinin Peşinden Git” kampanyasına  www.hayalininpesindengit.com adresinden ya da Samsung Türkiye Facebook sayfasındaki “Launching People” uygulamasından başvurmak mümkün. Başvurular, 28 Şubat 2014 tarihine kadar gerçekleştirilebilecek.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

14 Şubat 2014 Cuma

Dünyam Seninle Dönüyor

Gidilen onca ülke,  gezilen onca şehir. .
Hicbiri seninle kesfetmeye basladigimiz dunyalar kadar renkli degil.

Sen hayatimiza girdiginden beri herseyimiz sen oldun. Gecemiz, gunduzumuz, mutlulugumuz, tedirginligimiz..her gun seninle açılan yeni bir kapıdan gecerken nasilda mutluluktan basimiz donuyor...

Kizimiz bugun guldu, bugun daha cok yedi,bugun sanki biraz durgun,bugun doktor kontrolu derken hayatimizin merkezi oldun. Senin olmadigin zamanlar ne kadar da eksikmis meger.

Eger sen olmasaydin hala geceleri deliksiz uyuyabiliyor olacaktik, ise gidip eve gelip ayaklarimizi uzatip butun gece istedigimiz filmleri basindan sonuna kadar izliyor olacaktik..
orada ya mikrop kaparsa, bugun sanki soguk  telasina kapilmadan haftasonu istedigimiz yere gidecektik, o cok gormek istedigimiz film gosterime girer girmez istedigimiz saat sinemada olacaktık, basladigimiz bir bardak cayi sicak sicak icebilecektik..

Ve fakat...
O kucuk ellerinle parmagimi tutarken ki hissettirdiklerin, geceleri kalktiginda gozlerime merhamet dolu bakislarin, guldugunde icimdeki tarifsiz mutluluk firtinasi, başbaşa kaldigimiz o saatlerde emerken verdigin huzurun zerresi, gulusunle evimizdeki o tarifsiz neşe hayatimizda olmayacakti...ve hayatımız nasıl da eksik kalacaktı.

Iyi ki varsin, iyiki hayatimizin tam ortasindasin!
Dunyanin butun renklerini toplasam esittir Sen eder benim melegim...

12 Şubat 2014 Çarşamba

Bebeklere Aşı Yaptırmalı mı?

Aşı yaptırmak mı, yaptırmamak mı?
Bebeğimiz doğduğu andan itibaren aşılarla tanışıyor. Bu aşılar bir çok hastalıktan korurken içeriğindeki civa nedeniyle anne baba olan bizlerin aklını karıştırıyor, içine şüphe düşürüyor.
Her ne kadar Sağlık Bakanlığı Türkiye'deki aşıların içeriğinin kesinlikle zararlı olmadığını yazsa da bazı doktorların birbirinden farklı açıklamaları yaptırmak mı daha iyi yaptırmamak mı sorusunu düşündürüyor.

Teknik ayrıntılara girmek bu kadar doktor ve uzman varken bana düşmez. Ancak bizim durumumuzda olan anne babalarla fikirlerimi paylaşabilirim sadece.

Civa aslında her birimizin hayatımız boyunca maruz kalacağı bir madde. Sadece civa mı peki çocuğumuza zarar veriyor? Madem bu kadar ince, hassas düşünüyoruz o zaman şunu da düşünmek gerekiyor; kaldı ki aşı yaptırmadık civadan koruduk, ya bebeklerin o daha gelişimini tamamlamamış beyinlerini etrafımızdaki radyasyondan telefonlardan, televizyonlardan, çamaşır bulaşık makinalarından koruyabiliyor muyuz? Bebeklerimizin olduğu odaya cep telefonu ile giriyor muyuz?

Cep telefonunun sadece uçak modunda olması bile yetmiyor pilinin dahi çıkarılmış olması gerekiyor! (artık siz düşünün nasıl bir radyasyon kaynağı), çok masum görünen çamaşır makinalarının sıkma sırasındaki yaydığı radyasyon? ya televizyon? yaydığı radyasyon bir yana göz sağlığı, beyin gelişimini nasıl olumsuz etkiliyor bunun bilincinde miyiz? Ya sigara içen anne babalar? Evde, balkonda, bahçede, dışarıda sigara içmek sadece kendinizi rahattığınız bir yol...Bebeğinize verdiğiniz nikotinli her nefes onun küçücük ciğerlerinde ne büyük zehir dolduruyor bunun farkında mıyız!

Aşılardaki civayı düşünürken bunları da düşünmemiz gerek ki gerçek duyarlılığımızı ortaya çıkaralım...


11 Şubat 2014 Salı

Bebek Kıyafetleri Temizliği


Bebeginizin hazirliklari sirasinda sizi mutlu bir baslangica en yamin hissettirecek seyler o kucucuk esyalari olacaktır. Elinize aldiginizda icinizdeki mutkuluk katlanacak bu kadar kucuk esyalari nasil giyecek diye kendi kendinize tebessum edeceksiniz.

Bebeginizin ilk kiyafetlerinin yikanip utulenmesi ve hazirasini muhtemelen anane veya babane yapacaktir. Siz veya bir baskasi kim bu hazirligi yapiyorsa oldukca ozen gostermeli. Iste bebek kiyafetlerinin temizligi ile ilgili  onemli tavsiyeler:

-Bebeginizin kiyafetlerini alindiktan hemen sonraki ilk yikamasini camasir makinasinda 60 veya 90 derecede baska hicbir kiyafet olmadan yikayin. Ancak kıyafetleri makineye atmadan önce boş olarak en kısa programda bir kez çalıştırın ki deterjan atığı varsa temizlensin.
İlk yikamayi çamaşır makinanızda yapin cunku ilk kullanim olacagindan ve daha önce nelere maruz kaldığını bilmediğinizden yuksek derecedeki su sicakliginda olmasi geekir.

-Daha sonraki yikamalari en az 1 yil boyunca ayri bir makinada veya elde yapmaya ozen gosterin. Ayri makinadan kasit piyasada oldukca cuzi bir ucretle satilan portatif ozonla yikayan makinalar mevcut. Bebeğinizin kıyafetlerini sürekli değiştireceğinizden ve kıyafetleri büyük makineyi dolduracak kadar olmayacağından aslında küçük bir makine almak daha ekonomik hem de daha sağlıklı olacaktır. Çoğu e-ticaret sitesisinden kokaylikla edinebilirsiniz. Eger bunun icin bir butce ayiramiyorsaniz biraz zaman gerektirecek elle yikama yöntemini secin.

Tenleri incecik ve cok hassas olan bebeklerimizin uzerine giydikleri kiyafetler hicbir zaman bizim kıyafetlerimiz kadar kirli olmayacaktur. Bu yuzden sadece bu islem icin ayirdiginiz özel bir kapta elde birkac kez citilemeniz yeterli olacaktir.

-Gerek makinana gerekse elde yikarken sabun tozu kullanin. Organik deterjanlarda bir secenek
ancak alerji yapabiliyorlar. Bebeginizin ilerki aylarda surekli esyalarinin kenarlarıni emecek oldugunu dusunurseniz bu cok onemli. Sabun tozu ile hem gereken temizligi yapacak hem akerjik reaksiyondan uzak tutacak hem de guvenle hassas bebeginizin tenine degdirebileceksiniz.

-Bazı bebekler bezlerinden dışarı taşırmazlar,ancak benim bebeğim yenidoğan döneminde sürekli bezinden taşırıyordu :) Bunun gibi kıyafetleri üzerinde kurumuş, lekeler varsa önce lekeleri çıkarmalısınız. Lekeler önce soğuk suda ıslatılır, eğer bu sıcak su ile yapılırsa lekeler iyice kıyafete sinebilir. Eğer leke hala çıkmıyor ise sabun tozu ile ile soğuk suda 30 dakika bekleterek sonrasında sıcak su ile diğer eşyalarıyla yıkayabilirsiniz.

-Bebeğinizin yıkanan kıyafetleri kuruduğunda hatta hafif nemliykenhemen toplamaya özen gösterin. dışarıda askıda çok fazla kalmamalı.

-Bebeğinizin tenine değen herşeyi çoraplarını dahi yüksek ısıda ütüyle ütüleyin.

Son bir hatırlatma bebeğinizin kıyafetleri üzerinde etiket ve onu rahatsız edecek benzer kağıtlar varsa mutlaka kesin veya çıkarın.


Yenidoğan Sarılığı

Hastaneden çıktıktan 3 gün sonra ilk doktor randevumuz vardı. Hastane çıkışında 9.3 olan sarılık değerimiz 13.6 ya çıkmıştı. Yani yenidoğan sarılığı olmuştu minik prensesim. Yeni doğan sarılığı bebeklerin neredeyse %60 ında görülebiliyor.

Sürekli takipte kalınıp gereken önlemler alındığında ise yaklaşık 3 hafta içinde tamamen kayboluyor. Tabi bir de ileri düzeydeki sarılık var ki 15-16 dan sonrası mutlaka hastanede ışın altında kalarak tedavi edilebiliyor.

Sarılık önce gözlerden ve bebeğin göbeği etrafından anlaşılabiliyor. tenine parmağınızın ucuyla hafifçe bastırıp parmağınızı çektiğinizde portakal rengi gibi bir renk görüyorsanız bu sarılık göstergesi.

İleri düzeyde olmayan yenidoğan sarılığını kolayca atlatabilmenin en önemli ve hatta tek yolu sürekli emzirmek, emzirmek ve emzirmek. Bebeğin bu dönemde oldukça sık ve sürekli emmesiyle idrarla sarılık atılabiliyor. Bunun dışında bebeği ışığın bol olduğu bir odada tutmak da gerekiyor. Sarılık önce vücuttan atılıyor, en son ise bebeğin gözündeki beyazın normal rengini almasıyla kayboluyor.

Bu arada; belki batıl belki ananeden kalma bir inanış ama ben beşiğin kenarına bir de sarı tülbent koydum :) herkes inanır mı bilmem ama bence kolay atmamızda faydası oldu (kesin psikolojik biliyorum ama sarı sarıyı çekti) :)

Anne Sütü ve Emzirmenin Önemi

Eskiden de bu kadar üstüne düşülüyor muydu, yoksa benim için algıda seçicilik mi oldu bilmiyorum ama Sağlık Bakanlığı, Unicef ve daha birçok kurum anne sütünün önemini anlatmak için oldukça yoğun kampanyalar yapıyor, anne bebek dostu hastaneleri destekliyor, sağlık ocaklarında ısrarla sadece anne sütüne teşvik edilerek eğitimler veriliyor. Bunlar gerçekten çok önemli ve çok güzel gelişmeler.


İşte Sağlık Bakanlığı'nın bilgilendirmesi:  

Anne Sütü bebeğimizin yaşamında doğumundan sonraki beklide en büyük mucizedir. Ona yaşamındaki en iyi başlangıcı sağlamaktadır. Dünyada her yıl 1 milyondan fazla bebek ve çocuk anne sütü ile beslenemediği için ishal, solunum yolu enfeksiyonları ve benzeri diğer enfeksiyonlardan dolayı kaybedilmektedir.

Bebeğinizi doğumdan itibaren 6 aylık olana kadar tek başına anne sütü ile beslenmesi ve sonrasında ise ek besinlerle birlikte olmak şartıyla en az 2 yaşına kadar da anne sütü ile beslenmeye devam ettirilmesi Dünya Sağlık Örgütü tarafından da önerilmektedir. İlk defa bebeğinizi emzirdiğinizde zorlansanız da, hatta göğüsleriniz acıyıp, “Bu bir kâbus olmalı” diye düşünseniz de, artık anne sütünün yararı hakkında bütün dünya aynı fikirde. Üstelik ilk bir aydan sonra, siz ve bebeğiniz emzirme işlemini öğreneceğinden; sıkıntı ve zorluklar yerini keyfe ve bebeğinizi sadece anne sütüyle doyurabilmenin gururuna dönüşecektir.

Anne sütü ile emzirme ne kadar uzun ise anne sütünün bebek ve anne için faydaları da o kadar fazla olur ve o kadar uzun sürer. Bu faydalardan kısaca bahsedersek zira faydalarını sayfalarca anlatmak mümkündür en önemlileri şunlardır;
Bebek için faydaları: Bebeğinizi bazı hastalıklar ve enfeksiyonlardan korumaya yardımcıdır. İçerdiği koruyucu maddeler nedeniyle anne sütü alan bebeklerde kulak enfeksiyonu, allerjiler, kusma, ishal, bronşit, bronşiolit, menenjit daha az sıklıkta görülür. Anne sütünün içeriği bebeğin değişen ihtiyaçlarına göre değişim gösterir. Sabah ile akşam içeriği farklıdır.

İlk ayda üçüncü aydan daha farklıdır. Bebek prematüre doğmuşsa prematüre bebeğin ihtiyaçlarına göre farklılık gösterir. Bebek için sindirilmesi en kolay olan besindir. Bu nedenle bebekler daha sık beslenmek ister ve daha iyi kilo alırlar. Ayrıca karın ağrısı, gaz sancısı ve kabızlık daha az sıklıkta görülür. Anne sütü alan bebeklerde "ani beşik ölümü sendromu (SIDS)" daha az sıklıkta görülür. Temas, sıcaklık ve yakınlık sağlayarak emzirme ile anne ve bebek arasında özel bir bağ oluşur. Bebeğin ruhsal gelişimi için faydalıdır.
Hazırlama zahmeti yoktur ve istediğiniz her zaman mevcut, kullanıma hazır, temiz ve uygun sıcaklıktadır.
Maliyeti yoktur.
Çevre kirliliğine yol açmaz.
Emzirme ile en iyi çene, dişeti ve diş gelişimini sağlanır.

Anne Sütünün anne için faydaları: 
Kalori yakmanızı sağlayarak doğum öncesi kilonuza dönmenize yardım eder.
Over (yumurtalık) ve göğüs kanseri riskini azaltır.
Kemik yoğunluğunu artırır.
Adet kanamalarının başlamasını geciktirir.
Doğum sonrası rahimin normal boyutlarına dönmesine yardım eder.

Bebeğiniz ve sizin için bu kadar çok faydaları olan bir besinin çocuğumuza vermemeyi düşündürecek bazı zorluk ve sıkıntılar yaşayabiliriz. Emzirirken ona doğanın sunduğu en iyi besini verdiğimizi asla unutmamamız gerekir. Bu nedenle, ilk günlerde bazı zorluklar yaşasanız bile pes etmeyin. Sonuçta emzirebilmek ve yaşamın ilk 6 ayı boyunca anne sütü verebilmek sizin bunu yapma arzu ve inancınıza bağlıdır. "Ben bunu yapacağım" dediğinizde işin büyük kısmı çözülür. Bu yeni durumu bebeğinizle birlikte yaşayıp öğreneceksiniz.

Önceleri nasıl emeceğini bilmiyor ve uzun süre emmeye uğraşıyorsa üzülmeyin, biraz sabırlı olun. İlk haftaları atlattıktan sonra, bebeğinizi aylar boyunca başarı ile emzireceksiniz. Bebeğiniz emmeye başladıktan sonra yanma veya acı hissederseniz bebek memeyi yanlış yakalamış olabilir. Bu durumda derin bir nefes alıp gevşemeye çalışın. Bebeğiniz huzursuz ve sinirleniyor ise pozisyon ve tekniğinize mutlaka tekrar göz atın; çünkü büyük ihtimalle burada bir sorun vardır. Bebeğinizin ağız köşesinden parmağınızı sokun, emzirmeye ara verin ve tekrar deneyin. Endişe etmeyin ve doğru pozisyona gelene kadar tekrar deneyin.
Emzirmeye başlamadan önce mutlaka ellerinizi yıkayın.
Rahat bir koltukta dik oturun; ayaklarınızı ve belinizi destekleyin.
Yatakta iseniz sırtınızı yastıklarla destekleyin.
Bebeğinizi doğru pozisyonda emzirdiğinizden emin olun.
Başarılı bir emzirme için en önemli faktörlerden biri onun doğru pozisyonda olduğudur.
Emzirme süresince rahatlatıcı bir müzik dinleyip kitap okuyabilirsiniz.
Göğüs uçlarınızı emzirme sonrası biraz anne sütü sağarak onunla silin ve kurumaya bırakın. Karbonatlı su kullanmayın.
Elbiseleriniz emzirme için kolay açılabilir olsun.
Evde rahatsız edilmeyeceğiniz bir yer oluşturun.
Bazı zamanlarda bebeğinizi düşünün, sütünüzün artmasına yardım eder.
Sigara ve alkol kullanmayın. Sütünüzün miktarını azaltabilir. Bebeğiniz ve sizin için faydalı değildir. Bebeğinizi acıktığı her zaman emzirin. Anne sütü alan bebekler, mama ile beslenenlere göre daha sık emerler. Anne sütü çabuk sindirildiğinden mideden boşalması daha hızlı olur. Bu nedenle başlangıçta bebeğiniz 1–2 saat arayla emmek isteyebilir. 1–2 ay sonunda bebeğiniz gece daha fazla uyumaya başlayacak ve emme araları uzayacaktır.

Bebeğinizin acıktığını şöyle anlayabilirsiniz;
Göğsünüze ilgi gösterir.
Ağzını açar, aranır.
Emme hareketleri yapar. Ağlar.
Bazı bebekler uykulu olurlar ve uyanmakta zorluk çekerler.
Eğer bebek emmek istemiyorsa ve son beslenmeden 3- 4 saat geçtiyse uyandırın ve emzirin.

Bu arada, çocuğunuzun babasından ve etrafınızda yardım alabileceğiniz herkesten yardım istemeyi ihmal etmeyin! Unutmayın ki, baba da emzirmek hariç bebeğinizle ilgili her türlü sorumluluğu alabilir. Eşinize de bu konuda fırsat tanıyıp, motive edin. Göreceksiniz, iyi niyet ve paylaşımla, siz de kısa zamanda mutlu ve sağlıklı bir aile olacaksınız.

Kaynak:
http://www.thsk.saglik.gov.tr/ana-cocuk-sagligi/800-anne-s%C3%BCt%C3%BC-ve-emzirme.html